top of page

Yok olmak...

Aklımda dans eden hiç birşeyin sahibi değilim artık...

Nerede olduğumu, ne yaptığımı bilemez hale geldim. İçimdeki boşluk beni, seni, onları herkesi çekti içine ve kaybetti... Yok olduk sevgili... Bu dünya hiç var olmamışızcasına sildi bizi...

Beni kalbimden etti, seni de bende ki sevginden...

Kalbimin sevgisini kapattı kara bulutlar, sildi gözlerimden dökülen yağmur gibi damlalar...

Sağır etti seni aramızdaki mesafeler. Sen duymadın. Aklını kaybettin, bilmedin. Ben ise günden güne yok oluşuna hayret ettim. Karanlık her şeyi yok eder derdim. Etti seni içimden, kalbimden sildi, koskocaman bir boşluk bıraktı oraya...

Artık ne sen doldurabilirsin onu, ne de bir başkası... Olmayan bir kalbin ne içi olur ne de dışı... Sen beni kalbimden mahrum ettin sevgili... Soğuk bir zindanın içinde, yalnızlığıma terk ettin... Ne yazık bunu ne sen bildin, ne de dünya anladı...

Onlar öldü bildi. Sen yaşadı...

Yalvarsaydım, yakarsaydım, sevmeseydim burada olur muydun?

Şimdi uzaklardasın, kalbimden ırak, yalnızlığımdan özgürsün. Ama yoksun. Benim aşkım olmadan, sen bu evrende hiçliğe mahkumsun...

Kelimeler dahi saklayamaz artık seni... Sen öyle bir yoksun ki...

Eskiden bana günleri eskiten aşkın, günleri yenilemekle meşgul... Kalbimde ki yerin karanlık bir boşluk... Ve ben, sevgili senin aşkından kendinden geçen bu kız, soğuk zeminin üzerinde uzanmış sonsuzluğu bekliyorum... Kelimelere döktüğüm bu aşkım ise anlam kaybediyor...

Ben ölüyorum, sen gidiyorsun, kelimeler anlamsız kalıyor... Sahipsiz aşkım ise yok oluyor, tıpkı içimde ki sen gibi...

36 görüntüleme3 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

İçime oturanların akıntısına kapılıyor ruhum .Bir gece yarısı kapım çalıyor, rüzgar esiyor binbir masal olmasa da binbir anı geliyor aklıma ne ben büyüyorum ne de çocukluğum , ne güvenim eksiliyor ne

Satırlar yaranı sarmak yerine acıtmaya başlayınca anlıyorsun içinde sakladığının kalbinle atmaya başladığını , başlarda bu insana biraz yabancı biraz da tanıdık bir his gibi  geliyor  çoğu zaman  kaçm

İnsan ne kadar emin olurdu yaşadıklarından? Kaç defa yıkılır, kaç defa doğardı? Hak ettiklerimiz miydi hep bize verilen yoksa değer görüldüklerimiz mi? Tüm bu karmaşa ait olduğum yer gibi fakat derini

Yazı: Blog2 Post
bottom of page