top of page

Satırların sonbaharıydı bu nokta, her bir çiçeği nefesimizden bir mutluluktu aslında...

Zihnimin ıssız sokaklarının karanlık sırları kuyrukları birbirine değmeden geziniyorlar. Dürüstçe itiraf etsem de bilinemeyecek düşünceler beynimden geçerken zihnimin katlanılabilir taraflarını parçalıyorlar...

Her adımlarında yankılanan sancılar acımasızca kağıtlara dökülüyor ve her harfleri binlerce anlam taşıyor kendi sırlarının gözlerinde... Minik adımlarla hareket ederken büyük değişimler başlatıyorlar, her gece olduğunda yataklarında hareketleniyorlar...

İnsanların günlerinde geçen bütün bildiklerim içlerinde nefes alıyor ve ölüyorlar. Kimi zaman canlanıyorlar kimi zaman dönüşüyorlar... Bilmeden sonsuzluk içinde atıyorlar...

Satırların arasında gezen gölgeler gururla bakıyorlar oluşturdukları hikayelerin kahramanlarına... Bütün tehlike çanlarını ellerinde sallarken gözlerimden ışıldıyorlar dünyanın grileşmiş aydınlığına saklı kalması gereken bütün sırlar ve hikayeleri ellerimde çırpınırken kalbimi ele geçiriyorlar... Ruhumda çekişen taraflar savaşırken ortaya çıkan mermiler sayfalarca hikayelere dönüşüyor fakat bu hikayenin bir kazananı yok. Gün geçtikçe iki taraf birbirine benziyor, dönüşüyor... Çocukken avuçlarımda büyümeye başlayan masallar büyüdükçe gerçekleşir oluyorlar... Umut bir çocuk masalı olmaktan vazgeçmeyip her çocuğun içinde yaşıyor. Her dansımızda bize sahne veren gecenin aydan ışığı aydınlatıyor küçük masamızı ve her nefes, saniye ve her satır yaşıyor ıssız sokakların yaramaz çocuklarının ceplerinde gezen mutlulukları masallarında... Siyahlardan oluşan bir sonbahar bahçesi rüzgarlarıyla geziniyor tüm şehirin sokaklarında, düşlerinde, rüyalarımda...

Seni gördüğüm günün gözleri yeniden açıldığında mahrum bırakıldığı dünyaya, içimde biriken tanıdık hissin sahibi asma kilitlerinden kurtulduğunda... Ruhum devrimini yaşattığında sevgili. Biliyordum, biliyorduk sonbahar gecelerinin bahçesinde kendimize ait kitaplığımızı yazdığımızı... Benzeştiğimiz tüm bu dünyadan sıyrıldığımızda kim olarak baktığımızı ...

Ne yazık ne keder sevgili, insanlar habersizce savruluyorlar tüm bu telaşenin içinde göremiyorlar kilitlerimizin karıştığı her bir adımı..

Rüzgarların her şarkısı notlarıyla var oluyor zihnimin derin odalarında ve biz her gece buluşuyoruz küçük sonbaharımızda... Kahverengine bürünmüş yapraklar her birine saklanmış efsanelerin eşsiz müziği eşliğinde dans ediyorlar adımlarımızla... Uyumun masum kenarlarında gezinirken aşk. Biliyoruz, biliyorsun, biliyorum yeşeren hikayelerin içlerinde saklı her canın kimde saklanabilecek kime sığanabileceğini... Duygularımız karışırken her sonbahar yağmurunda damlalarla büyüyen evren kadar küçük bir bahçede sadece seni ve beni duyabilecek, saklayabilecek ve en değerlisi bulabileceğimizi... Parmaklarımdan ruhuma kadar olan her yaşamda bize ait olanı ağırlayabileceğimizi...

15 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yanlış yerden anlayamadık, hayır belki de anlaşılamadık …

İnsan yarası olan yerden anlar insanı… Tanıdık hislerdir yakınlaştırdığı kadar yabancılaştıran… Asla tanıyamaz istediği kadar asla anlaşılamaz bildiği kadar… Derin uçurumlardan ay’a uzanır hayalleri f

"biz" adında bir mirasmış aşk...

Ay'ın geceyi fısıldadığı bir akşam kavuşalım. Yılların kumaşını pabuçlarımızla eskitelim. Bir nefise bin esip, özlemin içinden bir mısra aşk yazalım. Sen yıllardır sahip olduğun gözlere bakarken ben

Gülüşlerimin neşesinde keder, kederinde neşe buldum bu gece…

Anlaşılmamışlığın gizemi olur mu hiç? Satırlar bunu mu saklar içinde? Bu yüzden mi çeker insanı en içine, derinine? Bıkmışsa, yorulmuşsa yazarak mı kabullenir insan? Yazılar sembollerle var olurken sı

Yazı: Blog2 Post
bottom of page