top of page

Karanlık bir labirenttir aşk ne sönebilir ne de bitebilir…

İnsanlar asla anlamazlar ellerinde saklı olanın karanlık olduğunu, karanlık renkleri saklar, renkler ışıkları, tüm ışıklar sönerken bırakılır karanlığa... Tüm ışıklar var olabilmek için ihtiyaç duyar karanlığa... Aşk herkes tamamı  aydınlık sanarken asla sönmez, içinde barındırır karanlığın sonsuzluğunun zerrelerini...

İçimde ki tüm karanlık aşkınla birleştiğinde kaplar tüm dünyayı, gözlerimde yaşayan bütün hikayeler bulur eşlerini ruhunun izlerinde... Bunun anlaşılabilecek yanını bulamaz yabancı gözler, yaşamayan ışık dolu nefesli ölüler...

Delirmişim gibi bakıyorlar fakat sorun değil ellerimden tut çünkü yanındayken göremiyorum hiçbirini... Kollarının arasında, ismim zihninde ve ben gökyüzündeyim bunun başka bir açıklaması yok aşkın her harfinde yüzüyoruz. Bütün meseleler devam etmek için çok geride... Gecemin karanlığındayız, bilinmiyor, görünmüyoruz korkma sadece derinlerimde yaşıyoruz...

Etrafımızda sarılı yıldız ve aylardan buketler gecemde bir çadır  bizim için... Küçük bir ev yaptı deniz, insanlar sesli birer efsane bıraktılar anılarına bizim adımıza... Korkma sevgili sadece karanlığım da yaşıyoruz...

Tüm o gürültülü seslerin ardından zihnim nefes alıyor varlığın gözlerimin önünde serilirken...

Aklımın içine giren ışık süzmeleri kaybediyor karanlığımın  parçalarına, denizlerim kükrüyor içimde yaşayan hikayelerin çığlıklarıyla... Ve sen, sadece bir kaç damla ötemde duran sen korkmuyorsun içimde çıkan savaşların vicdansız acılarından, gözlerimde yaşıyan binlerce çığlıktan, dudaklarımın sessizlik yemini aralanmazken derinlerimi izliyorsun bilir gibi içimde yaşayan her saatin akrebini, yelkovanını... Sanki geçmişten bir tanıdık koca karanlık sarayımda süzülüyor oysa biliyorum adımlarım bahçelerine girene kadar aynalarım hep ışıktandı... Tıpkı şimdi onların ellerine kaldığım gibi...

Körleşiyor gözlerim çevrenin sebep ve kaçamaklarından. Yine de seni arıyor her tarafta, araladığı karanlığın yırtmaçlarında... Bir kelime çelişkilerin içinde boynuma düğümlenen satırlara dönüşüyor... Neredesin? Her ay çıktığında esen rüzgarlarım soruşturuyor zihninin labiretinde. Cevapsız kalıyor merakımın her bir yanında saklı kalan duygular...

Bulduğum bahaneler çevrelerken etrafımı alevlerim yakıyor çehremin sonsuz bakışlarını... Anlaşılmaz hislerin karanlık sokaklarında, tanıdık caddelerde duvardan duvara, kavşaktan kavşağa savruluyorum fakat yine de bulamıyorum ait olduğum yerin samimiyetini...

Yıllarca efsanelerin o sonsuz mısralarında gezinen aşk ve keder zihnimin karanlığında yeniden çarpışıyor fakat etrafa bırakılan kırıklardan ise artık onlar sorumlu değiller... Çünkü aşk bir hatanın en güzeli keder ise onun en büyük ödülü olarak ellerime bırakıldığında sadece birer hediyeydi...

23 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yanlış yerden anlayamadık, hayır belki de anlaşılamadık …

İnsan yarası olan yerden anlar insanı… Tanıdık hislerdir yakınlaştırdığı kadar yabancılaştıran… Asla tanıyamaz istediği kadar asla anlaşılamaz bildiği kadar… Derin uçurumlardan ay’a uzanır hayalleri f

"biz" adında bir mirasmış aşk...

Ay'ın geceyi fısıldadığı bir akşam kavuşalım. Yılların kumaşını pabuçlarımızla eskitelim. Bir nefise bin esip, özlemin içinden bir mısra aşk yazalım. Sen yıllardır sahip olduğun gözlere bakarken ben

Yazı: Blog2 Post
bottom of page