top of page

Gülüşlerimin neşesinde keder, kederinde neşe buldum bu gece…

Anlaşılmamışlığın gizemi olur mu hiç? Satırlar bunu mu saklar içinde? Bu yüzden mi çeker insanı en içine, derinine?

Bıkmışsa, yorulmuşsa yazarak mı kabullenir insan?

Yazılar sembollerle var olurken sırlarıyla mı yaşar sayfalarda?

İlk defa bu kadar hissettim kaybolmuşluğun derin yalnızlığını…  Sayfalarımla tanıdım kendimi, görenlerin anlayamayacağı  çeşitli gizemlerinde dolaştım ,tanıdım. Kendimle tanıştım.

Olmayan birine yazılan mektuplarda kendime bıraktığım hitaplarla bakıştım.

Olduklarımla var oldum. Olamadıklarımla yok oldum. Bunları fark ederken zaman bana yaşlarımı verdi. Ben yaş aldıkça benliğimde kayboldum. Sahiden,

Kayıplarda sever mi hayatı?

Yoksa sadece onlar mı tanır yaşamı?

Kendime binlerce soru sordum olamayacak cevapları kaybolacak yazılara bıraktım.

Sevgiyle, aşkla, nefretle yazdım… Duygusuzlaştım, yoksunlaştım…

Kimseyi tanımayacak kadar olgunlaşıp , herkesi tanıyacak kadar delirdim.

Bir hatıra defterine satırlarca mektup bırakırken  değil, yanışını izlerken ağladım fakat öğrendim. Zaten tanışamayanların  elinde derin sokaklarında kaybolacaklardı. Ben kabullendikçe yeniden sakladılar sırlarımı, yaralarımı, acılarımı… Yeniden doğdular.

Gözyaşlarımın sıcağında eridi her bir harf, anlaşılmadıkça kendi içimde yandı damlalar.

Gülüşüme sahiplendirdim hepsini, kendi hayatımın günlüğünü maskelerimin karanlığında saklayarak öldürdüm.

Kızdım, ağladım, affetim…

Kafam karıştıkça sadece bilmeceleri suçlamıştım, bu gece aynaya baktım. Yıllar önce tanıdıklarımla , tanımadıklarımla , olduklarımla, olamadıklarımla barıştım.

Belki son belki de ilk adımı attım ama biliyorum satırlarımda, sayfalarımda ne sen ne biz ne de bir başkası vardı. Bugün sadece ben yalnızlığımla, ruhumla, inececik bir kumaş parçasıymışçasına kelimelerin arasında dolaştım.

İnkar ettim, çabaladım her adımımda farklı bir kılıkta savaştım.

Ne kırıklar ne yıkıklar vardı sadece zihnimde yaşayan evrenlerin misafirliğinde kaldım… Hiç olmadığı kadar yaşadım, nefes aldım, alamadım…

Boşluğu karaladım içimde kalan her şeyi bir kez olsun göz kapaklarımda yaşadım. Tüm benliğimle

Tanıştım,selamlaştım ve koskoca bir veda bıraktım…

Hiç olmadığı kadar sığındım, kaçtım, yasakladım. Tüm ışıkların pencerelerini kapattım…

Tanıyanlar anladığını sandı, tanımayanlar delirdiğimi, akıllandığımı. Kimisi haklıydı lakin yarım bırakmıştı kendimde hepsinden bir parça tanımış, hepsi olmuş ve bir çoğu olamamıştım..

Zamanın şimdi, önce ve sonrasında adım adım gezindim. Fırtınalarıyla tanıştım. Denizlerin dalgalarıyla yarıştım. Gözlere, gözlerime karıştım… Kimi zaman geçmiş kimisinde şimdi oldum olasılıklarla bakıştım, uçurumlardan düştüm düşlerde ve yeniden çıktım geçmişte böylece hayatla yeniden nefes aldım, kabullendim… Bir kez daha doruklarına kadar içimde yaşayan nefes kadar var olduğumu hissettim.

Dehşetlendim, sakinleştim ve bir kez daha sevdim.

Kalemimden akan her damlayı, anılarını, hayatların hepsini delilercesine, aşıkça ve çocukça sevdim.

Yalnızlığımı süsleyen motiflerini izleyerek öğrendim, fark ettim ben sadece buralarda yalnız kaldım, kalmışım ben zihnimde dünyalar taşımı yeni insanlar yeni hikayelerle yaşamışım. Çoğuyla mı bilemem ama çarpışıp buluştuklarımla tekrar tekrar gerçekten tanıştım. Saatlerin müzikleri durduğunda binlerce yaş aldım, ilk anılarla doğdum, son anılarda can verdim tüm bunlara şahitlik ederken hepsi oldum. Kendimle birlikte bir çok kalple attım…

12 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yanlış yerden anlayamadık, hayır belki de anlaşılamadık …

İnsan yarası olan yerden anlar insanı… Tanıdık hislerdir yakınlaştırdığı kadar yabancılaştıran… Asla tanıyamaz istediği kadar asla anlaşılamaz bildiği kadar… Derin uçurumlardan ay’a uzanır hayalleri f

"biz" adında bir mirasmış aşk...

Ay'ın geceyi fısıldadığı bir akşam kavuşalım. Yılların kumaşını pabuçlarımızla eskitelim. Bir nefise bin esip, özlemin içinden bir mısra aşk yazalım. Sen yıllardır sahip olduğun gözlere bakarken ben

Yazı: Blog2 Post
bottom of page