Satırlarımı dilsiz bırakır bu narin aşk…
Saçlarımdan dökülen yapraklardır sonbahar
Bir gece güneşi gibidir umut
Dorukları içimi yakar
Eser, gürler ve geçer hayat
Meğersem sende saklı kalırmış her seferinde aydınlık taraf...
Sayfalarıma acır hale gelmiş gözlerimin yaşanmışlıkları, boyar olmuşlar yanaklarımı. Alışkanlık olmuş derinden gelen bir sancıya katlanmak... Kederli hayatın bahtsız renkleri kaybolup gitmişler bu zamanın acımasızlığında... Dereler denizler olurken kaybetmişler sularını... Beyaz duvarların kirli sayfalarından oluşmuş insanlar, rengarenk ruhlar veda etmiş bu griliğin hükmüne gözlerine saklanmışlar, binbir renk katmışlar... Ah benim güzel sevgilim! Çocukların ruhlarına neşe bırakan gülüşlerin huzur verir derinlerde çocukluğuma... Geceleri kanayan yaralarına eşlik eder yağmurlarımın toprağa özlemi... Bu aciz bedende, sıkışmış ruhta birer cennettir ismin...
Her adımında şarkılar söyler çiçeklerim, basmadığın toprağı tanıyamaz zihnim, kalbimin her kapısında sana açılır yollarım... Eğer bir kurtuluş varsa ellerinden gelen mutluluktur özgürlüğüm, huzurum, mutluluğum... Efsanelerin sebebidir güzelliğin ve yıldızlar kaymayı öğrenmişlerdir gözyaşlarının ihtişamından... Kederim içinde ki sevinçten utanır, geceme ay bahşeder...
İçimde ki bu derin tutku, yara, adı aşk olan bu hisler varlığınla şereflenir dünyanın içinde sıkışmış karanlığımda... Yokluğunla baş edemeyen bu bedeni kabul edemeyen ben, evrenimi ellerine bırakmış durumda...
Her satırım içimden gelen satırlarım, beni hayatta tutan kanatlarım, saçlarımda ki rüzgarların asıl sahipleri… Hikayelerin sessiz oyuncuları ve kalbimin gizli arzuları ,geçmişten kalan derin anıları , geleceğe kalmış derin umutları… Ve benim sesim, gözlerim, yaşamım… İçinden akar derin göz yaşları, hayatın saklı bahçeleridir kapıları , denizleri, geceleri fakat sen sevgili bütün bunların eşi ve eşsizi , sen nasıl olurda içine sığamaz ,unutturamazsın kalbime kendini?
Sen, gerçeğin üstüne doğan gizemli,büyüleyici güneş… Işıkların parlak saçlarından akar yeryüzüne, gözlerin bahşedilmiş elmasların en değerli parçası… Kelimelerin dilsiz masalı sen… Şiirlerimin kızıl gölgeleri , istemediğim acının en güzel misafiri sen…
İçimde büyüyen değerli bir ışıktır aşkın şaşmamalı güzelliğinin her bir kısmına… Eski bir dilin geçmiş bir ninnisi gibidir sesin, tanıdık ve huzurlu… Satırların başı ve sonudur her bir adımında çalan müzikler. Şu koca dünyada sıkılmış ruhuma mutluluk veren umuttur gülüşün… Anılarımız ise bu koca dünyanın masalları, sonu hak etmeyen efsaneleri, şehirlerinin aşıkları… Kötülüklerini sensizlikten almış bu mutsuz şehrin grileri… Fırtanalarım sende durulmuş yakarken tüm şehirlerin beyazlarını… Tüm dünyanı saklamış kalbinde benliğim ve karanlıkları benimsemiş her bir parçanı derin kıyılarında… Güneşi sen olan derin bir histir bunların etrafında aşk… Kibirli aşkın masum yanı sende saklı kalmışken , sensiz boğulurum acımasız kıyılarında…