Dünya benimle beraber yoruldu...
Kalbim sıkışıyor… Günden güne yoruluyor ruhum, onu suçlayamam bir çöplükte neşe aramak kolay mı ki? Eşini bulmak bu kadar zor olmamalıydı oysa… Açıkçası kalbimdeki koca sokakları kimin gezeceğini merak ediyorum artık… Gecemde kimin parlayacağını… Aslında boş bir merak benim ki, boşlukta, kararsız bir merak… Ama öyle bir merak ki, artık ne içebiliyorum ne de yiyebiliyorum… Nefesim daralıyor, bazen ararken dinlenecek bir omuz arıyorum. Boş gözlü insanlar anlamıyor beni, anlayan dolulara ise gitmemeleri için yalvarıyorum adeta… Deniz bile biraz öfkeli artık. Dalgaları kayalara çarpıyorken yarı hüzünlü yarı kinli bir şarkı mırıldıyor… Sanki koskoca güneş bile kendine, dünyaya hatta ay’a bile biraz küsmüş… Yoksa oda mı yalnız kaldı? Diye sormadan edemiyorum… Kitaplar bile son zamanlarda biraz yorgun sanki… Dünya daha bir boş artık çiçeklerde kokularını, anlamlarını kaybetti biraz… İşin tuhaf ve üzücü kısmı dünya böyle değersiz boş bir hal alırken, ruhsuz insanların bir kağıt parçası için üzülmeleri… Ne yazık her şeylerini kaybetmişken tek ağladıkları şeyin bir kağıt parçası olması…